• Kısa ve orta dönem yerine uzun döneme
  • Parçalar yerine bütüne
  • Olaylar yerine yapı ve sistemlere
  • Sonuçlar kadar sebeplere
  • Tek boyutlu düşünceden çok boyutlu düşünceye

18 Ocak 2012 Çarşamba

Sanal düşmanlar..Ah şu spekülatörler..


Bilirsiniz, piyasaların günah keçisidir onlar..Spekülatörler..Ama piyasa dediğinde onlardır çoğunlukla..Çünkü spekülatör, işlem hacminin büyük kısmını oluşturur..Ve piyasalara, bilinenin aksine, derinlik kazandırırlar..

Sığ piyasalar spekülatörün düşmanıdır..Çok az işlem hacmiyle fiyatlar bir anda uçuverir..Veya tam tersi göçüverir..Spekülatör içinde böylece oyun alanı kendiliğinden bitiverir..Halbuki spekülatör avcı gibidir..Önce kendi testisini dolduracak, sonra kalan çok az kısım payla da piyasayı istediği yöne çekecek ve sonra testiyi boşaltacaktır..

Testiyi boşaltmak için karşısında başkaları olmalı, olmalı ki bu hareketin bir getirisi olsun..Öyle ya, spekülatör ve onunla itişip kalkışan gerçek yatırımcı var bir de..Tabii spekülatör suçlandığına göre gerçek yatırımcı mağdur edilmiştir..Fakat bu gerçek yatırımcı da her nedense spekülatörün peşine düşmektende hiç kaçınmaz..Kazandığında mutludur..kaybettiğinde spekülatör hırsızdır..ya kendisi spekülatörü soyduğunda kendisine ne demeli ?

Gerçek yatırımcı da herhalde piyasalarda her pozisyon açtığında, aldığı ürünü, sürekli ilk elden, ilk halka arzdan almıyor ya..O da muhtemelen ve çoğunlukla  spekülatörden alıyor..Oyun alanı, sadece gerçek yatırımcılara kalsa piyasada hareket olmayacak..Herkes pozisyon alıp, yıl sonunda şirketin bilançosunu bekleyecek..Sonrada şikayet ederler..Piyasada yaprak kımıldamıyor diye..Gerçek yatırımcı da hem spekülatöre kızar hem göz kırpar..

Öyle ya..Sürekli gündeme düşen haberleri, kim piyasayla sürekli eşleyip fiyatlandıracak...

***
Spekülatörler, çoğunlukla ''kral çıplak'' diyenler ve yine çoğunlukla krizin ilk tetiğini çekenler..

Peki bu spekülatörler hep bireyler mi? Eğer öyleyse, o büyük fonların traderleri kim o zaman..O fonlardaki sermaye, emanet para değil mi.. Başkasının parasıyla bu fonlar bu kadar rahat spekülasyon yapabilirler mi.. Bu traderler ve fonlar hesap vermiyor mu.. Yoksa bu fonlar işini yapıyor da, biz işimize geldiği zaman onları yatırımcı, işimize gelmediğinde de spekülatör diye suçluyor muyuz ?

İşte sorun burada..Yıllarca Yunanistan'a ucuz fon temin edenler şu an suçlanan spekülatörler değil mi? Yani o büyük bankalar, fonlar..Spekülatörün et ve kemiğe bürünmüş hali olan bu kurumlar..O zaman hiç suçlanmıyorlardı ama..

Uzakdoğu, bu fonların parasıyla büyüyordu..Bu fonların parasıyla yatırımlar yapılıyor, istihdam yaratılıyor, atıl kaynaklar harekete geçiriliyordu.. Bu ülkelere, kendi imkanlarının çok ötesinde, oldukça büyük bir sermaye akımı vardı..Hatta gelişmekte olan ülkelere akan tüm dış sermayenin yarısı kadar..Düşük kur, yüksek faiz politikası ile çok rahat borçlanıyor ve bu rahat borçlanmanın verdiği özgüvenle, bazen de gaza gelip gereksiz işler yapıyorlardı..Bu gereksiz işlerin sonucu kötüye varınca, ödeme güçlüğüne düşünce 1997 Doğu Asya Mali Krizi patlak vermişti..Ama onlar kendilerini suçlamak yerine, bileti spekülatörlere kesmişlerdi..Krizi spekülatörler çıkarmıştı..Kendileri işlerini güzel yapmıştı, ekonomide dengesizlik yoktu ama işte kriz çıkmıştı..

1998'de George Soros, Rusya'yı uyarmıştı..Rus Merkez Bankası ve Rus Ekonomi yönetimininden ise sert tepki gelmişti..Hatta Soros, Ruble'de devaülasyon kaçınılmaz, Ruble değer kaybedecek dediğinde, iyi hatırlıyorum, Rus Merkez Bankası Başkanı : ''Devaülasyon olacaksa bunu yapacak olan herhalde biziz..Bizim de böyle bir niyetimiz yok, bizim yapmayacağımız şeyi o nerden yapacakmışız gibi söylüyor'' demişti. Devlet başkanı  Yeltsin de, devaülasyon yapmayacağına yemin etmişti..Çok geçmedi, Rusya'da devaülasyon oldu..Üstelik bu yeminden dört gün sonra..

Aslında spekülatörler, çoğunlukla ''kral çıplak'' diyenler ve yine çoğunlukla krizin ilk tetiğini çekenler..O yüzden suçlular..Fakat o silahları dolduranlarda çoğunlukla ülkelerin kendi Merkez bankaları ve kendi ekonomi yönetimleri..Hovardaca işler yapan hükümetleri..

***
Spekülatörler.. Piyasaların fırsatçı, haylaz  çocukları..

Yunanistan, yiyip içip gezerken spekülatörler ağam paşamdı..Yunanistan, bu adamların parasını har vurup harman savurdu, çarçur etti, sonra da  borcunu ödeyemez oldu..Şimdi gidip yetkililere sorsanız, yine aynı cevabı verirler:  Spekülatörler suçlu..Tabii kendileri  masum..Öyle ya, daha fazla borçlanabilmek adına, ülkenin rasyolarını, ekonomik görünümünü gösteren rakamları da başkaları gizlemiş ve yerine yalan rakamlar doldurmuştu..

Yunanistan'a borç verenler çoğunlukla bireysel yatırımcı değil..Kurumsal fonlar ve bankalar..Ve bu fonlar, şu an Almanya'ya negatif faizle borç verirken, Yunanistan'dan neden anormal faiz istiyor? Yunanistan, spekülatör avına çıkacağına kendine bu soruyu sormalıydı : Bir zamanlar bana güle oynaya borç verenler şimdi neden tekrar borç isteyince bana el-kol hareketi yapıyor ?

Gelelim bizim mevzuya..Türkiye, cari açık vermese ortada dolar spekülatörü görür müydük?..Ya da enflasyon azmasa, faizler tırmanmasa faiz lobisi ortaya çıkarmıydı ?

Suçlanan spekülatörleri, ben çoğunlukla, hani şu meşhur Hababam filmlerinde, Hababam sınıfı tek ayak üzerine durma cezası aldığında, gelip onların karşısında duran, onlara gülen, onlarla eğlenen o küçük, haylaz çocuğa benzetirim...Ona ne kadar kızsalar da, onları o hale düşüren, ne o çocuktu ne de o cezayı veren..O fırsatı değerlendiren sadece bir fırsatçı..Fakat o fırsatçı, gerçekte, ne o sorunun esas kaynağıdır ne de esas sorumlusu..

Biz, sattığımızdan daha fazlasını alırken, tasarrufumuzdan daha fazla yatırım yaparken, birileri bu açığı finanse ediyordu..O birileri, açığımızı kapattıkça biz sanıyoruz ki bu hep böyle gidecek ve onlar buna mecbur..Öyle değil işte.. Bize her zaman borç vermek mecburiyetinde değiller. O birilerinin de parası kıymetli ve bize hep aynı şartlarda borç vermek mecburiyetinde hiç değiller..Şartlar değişirse, o birilerinin de şartları değişiyor..

Şimdilerde adı yüksek faiz lobisine çıkan o birileri, daha geçen yıl bize düşük faizle borç veriyordu.. Şimdi ise, seni tekrar finanse ederim ama sen ev ödevini yapmadın, senin cari açığın beklentimizden daha yüksek ve enflasyon kontrolden çıktı diyor..Benim kur riskim ve faiz riskim var diyor..Sana 1,80 $/TL kur üzerinden % 9 faizle borç verdiğimde, ya sonradan kur 2,20'ye ve faiz % 13'e çıkarsa, benim elimdeki tahvil  %3,5 değer kaybeder ve yükselen kurla beraber toplamda relatif % 21, reel de %10,8 zarar edersem, bu zararı kim ödeyecek ?.. Merkez bankamız ve ekonomi yönetimimiz, bunlar olmayacak diyor..Onlarda haliyle, cari açığı ve enflasyonu kontrol edeceğine neden eskiden daha fazla inanayım diyor..Bu işte mahir olsaydın zaten bugünki tablo olmazdı diyor ..Ben bu yüzden kendimi güvenceye almalıyım ve ancak daha fazla risk primine karşılık, daha yüksek faizle borç veririm diyor..Bunu dediğinde suçlu oluyor..

Türkiye, ekonomisinde reformlar yapıp cari açığı önleseydi, şimdi kur ve enflasyon sorunu olmayacaktı..Ve de etrafta dolar spekülatörü ve faiz lobisi de olmayacaktı..Ve bilmeliyiz ki, onları yaratan, bizim kendi ekonomi yönetimimizdir, kendi yetkililerimizdir..

Bir yerde spekülatör suçlanıyorsa bil ki, reel tarafta gerçekten bir sıkıntı var...Yani Yunanistan spekülatörleri ilk suçlamaya başladığında Yunanistan'ın batık duruma geldiğini, elinin zayıfladığını ve batağa sürüklendiğini hemen anlamalıydık..Sen yıllık gelirinin % 177 borçlanırsan ve bu borca karşılık yatırım yapıp gelir elde etmek yerine, başkalarının parasıyla, yüksek emekli maaşı ödersen, kaldırım yapmak için harcarsan, sonra da geri ödemek için para bulamazsın..
1998 de, Rusya'da yıllık gelirinin, GSMH'nin % 8,2'si  bütçe açığı ve -toplam borcu az olsa bile- kısa vadeli yüksek borca girmiş, bu parayıda üretim yerine maaş ödemesinde, sosyal harcamalarda kullanmıştı..Ekonomik kaynaklar mafya tarafından talan edilmişti..Vergi gelirleri toplanamıyordu..Yolsuzluk almış başını yürümüştü..Sonuçta o da krizden kaçamamıştı..Fakat o da başlangıçta krizi inkar etmiş, spekülatörlerin bir dümeni olduğunda ısrar etmişti..

Bu yüzden, ben bir yerde spekülatörlere savaş açıldığını duyduğumda, bunu kaçınılmaz hazin sonun başlangıcı olarak görürüm..İtalya da spekülatörlere savaş açtığında İtalya'nın işinin daha o anda bittiğini anlamıştım..Sonrası hızla geldi zaten...

İnsanlar genelde başarısızlıklarını itiraf edemezler..Bunun kendi eksiklikleri olarak addedileceğini düşünürler..Bu korkudan dolayı hep başkalarını suçlarlar..Ve bu psikoloji, dil din ırk ayrımı yapmaz..Her millette bu duygu vardır..Ekonomi yönetimleri ve hükümetlerde de aynı psikoloji vardır..Hata ettik diyemezler..O yüzden hatalarından dönmekte hep geç kalırlar..

2001 öncesinde cari açık kontrolden çıkmışken, Türk merkez bankasını, spekülatörler zorlamamıştı sabit kur rejimine.. Yine o büyük krize giden süreçte, Türk hükümetleri, kötü yönetimle kendileri ekonomiyi uçuruma götürmüştü ..Sonra deniz bitmişti..Dalgalı kura geçilmişti..Ama krizi spekülatörler değil, biz kendi yönetimimiz çıkarmıştı..Yetkililere sorsanız, IMF suçluydu ama biz masumduk...Ama neden IMF'ye muhtaç hale gelmiştik? O mevzubahis değildi..Mevzu bu olsaydı zaten krize girmezdik..Çünkü kriz öncesinde bu soruyu kendine sorma idrakinde ve cesaretinde olacak kadar iyi olan yönetim, işini hakkıyla yapardı.. 

***
Geçmişte geleceği harcamışsanız, gelecekte de birileri tahsilat için kapınızı mutlaka çalacaktır..

Son aylarda, bir çok Avrupa ülkesinin de kapısını birileri ısrarla çalıyor..Kapının çalındığını duyuyorlar ama gelenin kim olduğunu da iyi biliyorlar..O yüzden kapıyı açmamak için kimi ya saklanıyor, ya sessiz kalıyor, yada hep beraber  bişeyler yapıyor, kapının arkasına duvar örüyorlar..Ve umutları var..Belki bu çabalar işe yarar ve o kapıyı ısrarla çalan birileri tekrar döner gider..Ya da bu sefer kapıyı tokmakla dövmeye başlar..Daha da açmazlarsa kapının kırılacağını biliyorlar ama ördükleri duvara güveniyorlar..Halbuki gelen o biri,  kapıyı kırmışsa muhtemelen duvarı da yıkacaktır..O gelen, yaklaşan ekonomik krizdir..Korkudan ördükleri duvar ise ECB'nin düşük faizli fonları..

Aslında Avrupa, kapıyı ısrarla çalanın ekonomilerinin temellerinden yükselen bir kriz olduğunu biliyorlar ama gerçeği kabul edip itiraf etmek yerine, onunla yüzleşmek yerine, kapıyı çalanların spekülatörler olduğunu düşünmek istiyorlar..Kapıyı çalanın, zile basıp kaçan haylaz çocuklar olduğunu..Böyle olunca çözüm de basit tabii : Spekülatörleri kapıdan kov, krizden çık..

Tarih, dün olduğu gibi bugün de tekerrür ediyor..

Fakat geçmişte spekülatörleri cezalandırıp krizden çıkmış ülke görmedim..Belki ben kriz literatürünü iyi bilmiyorumdur..Fakat bildiğim şey, spekülatörlere savaş açıp hedef saptıranlar sonrasında gerçek bir krizle yüzleştiler..Üstelik spekülatör avında kaybettikleri zaman, daha da ağır sonuçlara yol açtı..Çünkü kapıyı çalan o kriz, içerdekilerin  korkularından gün geçtikçe daha da beslenerek irileşiyor..Kapının önündeki irileştikçe içerdekiler eriyor..O yüzden yüzleşme, ilk ana göre çok daha acımasız olacak..

Yunanistan, Portekiz derken şimdi de İtalya..Diğerleri en sonunda teslim oldular..İtalya hala çabalıyor..Orada da yavaş yavaş sona geliniyor gibi hissediyorum..

Türk merkez bankası, faiz ve kur lobisi diyerek, spekülatörlere savaş açtığında Türk merkez bankasının da faiz ve kurda köşeye sıkıştığını düşündüm..Ve bunun da aylar sonra neticesini merak ediyorum...Yani reel tarafta, büyüyen endüstrisi için yeterli ham madde ve enerji kaynağı olmayan, büyüdükçe hem ham madde hem enerji açığı artan ve bu yüzden daha fazla ithalat yapmak zorunda kalan, finansman tarafında tasarruf  sorunu olan bir ekonomi var..Bunun da karşılığında, büyük bir cari açık ve bu cari açığın tetiklediği yükselen kur ve enflasyon var..Bizde cari açık ve enflasyonu spekülatörler çıkarmadı ya..

Geçmişte, 2008 öncesinde, döviz kurunu düşük tutup , ara mallarda sanayinin rekabet gücünün azalmasına ve bu yüzden ara mal ithal etmek zorunda kalınmasına, bunun sonucu olarak cari açığın yeniden artmasına spekülatörler mi sebep olmuştu ?..(Bizdeki cari açığın tabii ki tek sebebi bu değil..)

Merkez Bankası, bugünlerde, resmin bütününü görmek yerine tekrar sanal düşmanlara ateş etmeye başladı..Üstelik bu sefer yalnızda değil..Hükümette cadı avında..Bu hayra alamet değil..Bu gidişin sonuda diğer ülkeler gibi olmasın..Yani gerçekte sıkıntı yok da, spekülatörler sanki bizde sıkıntı varmış gibi gösterip bizi tırtıklayacaklar paranoyası...Şu an ki  tabloyu sadece faiz ve dolar spekülatörleriyle izah etmek bence yeterli değil..

Bizde gerçekte sıkıntı var ve piyasa bunu dışarı vuruyor..Çözüm, negatif faize piyasaları zorlamak değil..Çözüm, ekonominin reel tarafında reformlar yapmak, yerel kaynakları aktive etmek, enerji için belki nükleer santral yapmak, kuru gerçekçi seviyede tutmak, rekabet üstünlüğü yaratmak, yerel tasarrufu artırmak..vb..

Ben bunu prensip edindim..Bir ülkede spekülatöre savaş açıldığında o ülkeden kork!..Bir ülkede spekülatörler suçlanıp açığa satış yasaklandığında o borsadan hemen çık!....Çünkü orada gerçekten bir sıkıntı var..Ve o sıkıntıyı çözmek, yetkililerin kabiliyetini aşmış ve onlarda kızgınlıkla suçlu avına çıkmışlar..Yani iş, spekülatörleri suçlamaya kadar varmışsa demek ki çoktan umutlar tükenmiş ve çoktan ateş bacayı sarmış..O ülkede, sorumlular, kendi kazdıkları çukura düşmüşler, can havliyle sağa sola ateş ediyorlar diye düşün..Zaten zaman sonra da bu kendi açtıkları ateş, çıkardıkları gürültü,  çığ kopmasına yol açıyor ve sorun birken üç oluyor...

Bu spekülatör avı, yatırımcı için bence çok önemli bir sinyal olmalı..Bu işaret, sonu nereye varacağını bilmediğin karanlık tünele girmeden önceki son çıkış olabilir..

***
Gerçekte spekülatör, iyi veya kötü gidişin kendisidir...

Bir yerde reel tarafta işleri iyi gidiyorsa, spekülatör orada bahçıvan gibidir..Daha ucuzdan daha fazla su taşır ekonomiye..Büyüme hızlansın ki şirketler daha çok kar etsin, daha fazla kar payı ödesin, kendi yatırdığı para daha fazla artsın..Bitkiler, ağaçlar hızla meyveye dursun ki, o meyvelerden kendisi de nasiplensin..

Bir yerde reel tarafta işler iyi gitmiyorsa, Spekülatör orada akbaba gibidir..Etrafta spekülatörler, bir yerin etrafında daireler çizip, halkalar halinde uçuyorsa bil ki, mutlaka  orada ya bir yaralı veya ölü var...Akbabalar görünmüyorsa da, ortada zayıf düşmüş bir yaralı veya ölü varsa  ve de kokmaya başlamışsa, akbabalar yakında türeyecek demektir..O akbabaları kovmak için onlara ateş edene aldanma!..Akbabalar, o zayıf düşen yaralının sorumlusu değildir..O yaralı ise, kendisi  zayıf düştüğü için akbabaların türemesinin sebebidir..

Akbabalar da gelmişse, o zayıf yaralıdan fazla umutlu olma!.''Etrafta niye bu kadar akbaba var?'' diye sorma! ''Orada bir yaralı niye var veya oradaki niye yaralı ?'' onu sor!...

***
Ha bir de yalan haberler çıkaran, sanal fiyatlar sanal piyasalar oluşturan, manipülasyon yapanlar var..Onların ikizi,  insider trading-içerden öğrenenler ticareti- yapanlar var..Kimseler ne olduğunu bilmeden ülkelerin kredi notu değişikliğini öğrenip pozisyon alanlar, geçen kasım ayının son haftasında olduğu gibi, Avrupa Birliği'nin parasal genişleme yapacağını herkesten önce öğrenip pozisyon alanlar veya yakın tarihimizin kara çarşambası 21 Şubat 2001'den önce, gidişatı takip ettiklerinden değil, bir yerden duyum aldıkları için  bol miktarda döviz stoğu yapanlar var..Eee onları da kanun  hırsız olarak tanımlıyor..Onlarda ayrı bir yazı konusu olsun..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Niçin mi fikir değiştiriyorum? Çünkü ben fikirlerimin sahibiyim; Kölesi değil! Fikirlere karşı hiçbir taahhüdüm yoktur; ister korur, ister değiştiririm. Cenap Şahabettin

Ne kadar az bilirseniz; o kadar şiddetle müdafaa edersiniz. Bertrand Russell


Yarın yeni şeyler öğreneceğim..Ve bu nedenle bugünkü fikirlerim yarın değişebilir. Ben sadece verdiğim sözlerin tutsağıyım, düşüncelerimin ve fikirlerimin değil! Y.A

Konuşup anlaşamayacağım hiç kimse yoktur; anlaşamıyorsak konuşamadığımız içindir. Y.A

Sayfa Görünümü

Buradaki yazılar, tamamen kendi düşüncelerimi ve fikirlerimi içerir. Burada sunulan bilgilerin, kullanılan verilerin doğru ve güvenilir olması için gereken özeni göstermiş olsam da size doğruluğunu ve kesinliğini garanti edemem. Yazılarım, herhangi bir kişi veya zümreyi hedef almaz. Hiçbir kurum veya kuruluş ile bağlantılı değildir. Bu blog, kişisel bir blog olup yazıların yayım hakkı Yusuf Aygün'e aittir. Kaynak göstermek ve link vermek şartıyla yazılarımı kullanabilir, alıntı yapabilirsiniz... Her yazı, bir emeğin ürünüdür. Emeğe saygı göstermenizden dolayı teşekkür ederim.