• Kısa ve orta dönem yerine uzun döneme
  • Parçalar yerine bütüne
  • Olaylar yerine yapı ve sistemlere
  • Sonuçlar kadar sebeplere
  • Tek boyutlu düşünceden çok boyutlu düşünceye

28 Aralık 2011 Çarşamba

Avrupa Bu Krizden Çıkabilecek mi ?-V

IV'den devam
Sanayi, istihdam açısından teknoloji ve finans şirketlerine göre daha fazla istihdam yaratıyor..Üstelik üretimde çok sayıda bileşen kullanılması, ekonomide çok sayıda faktörü harekete geçiriyor..Nakliyattan enerjiye her sektör bu dinamizmden istifade ediyor..Fakat -daha önce belirttiğim gibi- global büyüme yavaşlarken ve Avrupa sanayisinin rekabet gücü azalmışken, Avrupa sanayisinin daha fazla üretip daha fazla istihdam yaratması çok zor..Üstelik sanayi de çalışmayı tercih edenlerse, Avrupalı çalışandan daha fazla, göçmenler..

Hizmet sektörlerinde bile Avrupa'da göçmenler daha fazla yer buluyor..Avrupa'nın son kuşakları, atalarının aksine, daha az çalışıp daha fazla kazanma dönemini yaşadıklarından fedakarlığa zorlanması en zor kuşak özelliği taşıyor. Bu nedenle bu kuşak için daha az ücrete razı olup bir göçmenden iş kapması zor gözüküyor..

Yani 1960'larda Avrupa'da toplumsal kültür, üretime ve kalkınmaya daha yatkın bir kültür idi..Ve o yıllarda ise gelişmekte olan ülkelerin toplumsal yapısı ve kültürü, kendi kalkınmalarına engel teşkil ediyordu..Şimdi ise tersi bir süreç yaşanıyor.
Bir zamanlar Avrupa insanı çalışkanlığı ile ün salmıştı. Öyle ki gün doğmadan Avrupa'nın uyandığını hayranlıkla anlatan yazarlarımız vardı. Geceleri bile susmayan fabrikaları ile Avrupa ün salmıştı..Şimdi Avrupa, gün batmadan kapanan mağazaları, gün batmadan tenha sokakları ile gözümüzde canlanıyor.

Avrupa'nın yaşlanan nüfusu, bu ülkelerin en büyük handikapı..Yaşlı nüfus, ülkeler üzerinde artan sosyal harcamalar ve üretmeyen bir yük demek..Üstelik yaşlı nüfusun, tüketici profili açısından da ülke ekonomisine dinamizm sağlaması pek beklenmez..

Diğer yandan beş dolar aylık ücretle, gün boyu çalışan Hintli işçi artık refah istiyor. Artık kendi ürününü çok az bir fiyatla satmıyor. Hindistan, kendi demir cevherini çok düşük bir fiyatla Avrupalı'ya peşkeş çekmiyor. Kendisinden daha az çalışan Avrupalı işçi, başka ülkelerde yaz tatiline çıkarken, Hintli işçi, ağır çalışma koşulları ve düşük ücretle bu refahın bedelini ve yükünü taşımak istemiyor. Artık kendisi için üretiyor.

 Daha önceki bölümlerde değindiğim gibi, gelişmekte olan ülkelerin geçmişte şiddetle dövize ihtiyaçları vardı..Ve artık her birinde büyüyen döviz rezervleri var..Artık ihracat için çabalamalarına gerek kalmadı ve ürettiklerini kendi iç pazarlarında daha fazla tüketerek, kendi refah seviyelerini yükseltme derdinde olacaklar.Kendi hammadde kaynaklarını, yine kendi sanayilerinde işleyecek ve üretimlerinin çoğunu kendileri tüketecek..Yani artık çok ucuza mal satarak, gelişmiş ülkelerin ihtiyaçlarını bir yerde bedava karşılama dönemini de sona erdirecekler..Bu nedenle hem hammadde hem işlenmiş ürün fiyatları son yıllarda hızlı bir artış gösterdi. Yani kimse artık Avrupalı tüketiciye ucuzdan mal satmanın derdinde değil. Ve gelişmekte olan ülkelerin büyüyen iç pazarı, yine kendileri tarafından domine edilecek ve gelişmiş ülkelerin bu büyüyen pazarlardan istifade etmesi kısmi olacak.

Öte taraftan gelişmekte olan ülkelerin çalışanı ürettikçe karşılığında refah istiyor. Ve istediği refahın bir kısmı ise gelişmiş ülkelerde..Bu ülkeler eninde sonunda bu refahı paylaşacaklar..Bu paylaşıma Avrupa direndikçe ve haketmediği refah seviyesinde ısrar ettikçe sonunda  kabaran faturalarla karşılaştılar.

Esasen Avrupa ekonomileri, son yıllarda  güç kaybederken, €(euro) serbest piyasada hakettiğinden daha değerli idi. Bu durum  Avrupa ülkelerinin satın alma gücünü korumasına imkan veriyordu ama ülke ekonomilerinin rekabet etme olanağını zayıflatıyordu. Bu durum, gelişmekte olan ülkelerin Avrupa pazarına daha fazla mal satmasına olanak veriyordu. Bu tüketimin karşılığını ise Avrupa borçlanarak ödüyordu. Avrupa, eskisi kadar üretmiyordu ama eskisinden daha çok tüketiyordu. Aradaki fark borçla kapatılıyordu ama borçların ödenme vakti gelmişti. Eskiden % 3'le borç verenler, şimdi ancak  % 7 faizle  borç verebiliriz diyorlar..

Artık global ekonomide ve güç dengesinde kartlar yeniden dağılıyor. Bu yüzden Avrupa'nın kendi çıkarlarına uygun, sadece kendisine avantaj sağlayabileceği bir düzen yaratma çabası olmayacak..Masaya yeni dahil olan, gelişmekte olan ülkeler bu sefer güçlüler ve buna izin vermeyecekler..Geçmişte, gelişmiş ülkeler, tüm hammadde kaynaklarını ve tüketim pazarlarını kontrol gücüne sahiptiler..Bugün Avrupa, petrol fiyatlarını kendi belirleyemiyor..Kömürün, çeliğin fiyatı artık taleple belirleniyor ve kimse Avrupa'ya sanayi ürünlerini, kömürünü, çeliğini ucuza satmak niyetinde değil..Avrupa, kendi parasını değerli tutarak diğer ülkelerden ucuza ürün temin edemeyecek..Öte yandan sadece € (euro)'nun değerini düşürmekte, rekabet gücü kazanmalarına yetmeyecek..
Avrupa'nın bozulan ekonomileri nedeniyle, Avrupa'da finansman da pahalı hale gelecek..Çok düşük faizle borçlanıp, rekabet eden Avrupalı şirketlerin artık bu avantajları yok..

Sonuçta ortada bir kriz var ve birileri bunun bedelini ödemek zorunda...

İtalya, Liret'e dönüp, devaüle edip, kendi halkını daha fazla çalışmaya, daha fazla fedakarlığa zorlayarak tekrar bu durumdan çıkabilir. Fakat Yunanistan'ın Drahmi'ye dönmesi, Yunanistan için daha kötü sonuçlar doğurur. Zira İtalya'nın hala ciddi bir üretim altyapısı ve üretip dünyaya satabileceği çok ürünü var..Yunanistan'ın ise üretip sattığı çok bir ürünü yok..Yunanistan'ın Drahmi'yi devaüle edip ucuza satabileceği fazla bir ürünü yok ki rekabet avantajı sağlayabilsin..Sadece ucuz bir tatil ülkesi olmakla kalırlar..Üstelik euro'dan çıkarak, euro'da olmanın  sağladığı o avantajı da kaybedip çok daha yüksek finansman maliyetine maruz kalacaklar..

Borç sorununa dönersek, Avrupalı liderler şimdi aldıkları tedbirleri 2010 yılı başında alsaydılar durumu idare edebilirlerdi. Kemer sıktıkları ekonomilerde ki daralma, global büyümeden pay alarak kapatılabilirdi. Şimdi global büyüme yavaşlarken kemer sıkmaya hazırlanıyorlar.

Avrupa bu borç sorununu bir şekilde yoluna koyup, ekonomilerindeki rekabetçi olmayan unsurlarla yüzleşmekten kaçındıkça, sorunları bir kartopu gibi öteleyip, birgün çok daha büyük bir krizle karşılaşacaklar.Yüzleşmekten kaçındıkları, ekonomilerinde rekabetçi olmayan unsurları ise bedel ödemeden refah içinde yaşama sevdaları..1990'lardan sonra çıkan bu hastalıklı tercihden vazgeçmeleri çok zor..Üstelik yaşlı bir nüfusu da tekrar üretkenliğe döndürmek, o çok daha zor..

Sonuç itibariyle, Avrupa ekonomileri gelişmekte olan ülkelere pazar kaybetmeye devam edecek.Avrupa ekonomilerinin tekrar rekabet gücü kazanabilmek için, demografik yapıyı, mevcut kuşakların alışkanlıklarını tekrar özverili ve sıkı çalışma şartlarına uyarlamaları çok zor..Alıştıkları refah seviyesinden, mecbur kalmadıkça ödün vermeleri çok zor..Kısacası Avrupa'nın düştüğü yerden kalkması artık çok zor...

İlave Notlar
Hemen söyleyeyim, ben de bir çoğunu okumadım  fakat ilgilenenler için yararlı linkler ve makaleler var..hem arşiv olarak da burada bulunsun..
2008 Finansal krizi için  : http://vimeo.com/3261363
2011 Avrupa Borç krizi için : http://ciovaccocapital.com/videos/europeandebtcrisis.html


http://www.bbc.co.uk/news/business-16290598
http://news.bbc.co.uk/2/hi/business/7644238.stm
http://www.tradingeconomics.com/
http://www.minneapolisfed.org/research/wp/wp666.pdf
http://www.scribd.com/doc/49755779/Economic-Warfare-Risks-and-Responses-by-Kevin-D-Freeman
http://www.slideshare.net/arifanees/abc-of-global-financial-crisis-2008-presentation
http://www.cato.org/pubs/journal/cj29n1/cj29n1-2.pdf
http://idc.sdu.edu.tr/tammetinler/kalkinma/kalkinma39.pdf
http://www.ekodialog.com/Makaleler/2008-ekonomik-krizi-etkileri.html
http://www.stratejikanaliz.com/kategoriler/ekonomi/2008_ekonomik_krizi.htm
http://scholar.google.com.tr/scholar?q=2008+financial+crisis&hl=tr&as_sdt=0&as_vis=1&oi=scholart
http://spectator.org/archives/2011/05/13/the-true-story-of-the-financia
http://spectator.org/archives/2011/12/29/budget-collapse-too-much-free
http://seekingalpha.com/article/316512-a-thinly-veiled-bail
http://blogs.wsj.com/economics/2011/12/28/what-is-money-and-how-do-you-destroy-it/
http://www.ekodialog.com/Makaleler/gelismekte-olan-ulkelerde-sanayilesme-stratejisi.html
http://www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/98475c83b47075e_ek.pdf?tipi=4&turu=H&sube=0
http://eskidergi.cumhuriyet.edu.tr/makale/175.pdf
http://www.esyiad.org/gelimekte-olan-uelkelerde-yaanan-ekonomik-krizler-ve-nedenleri.html
http://www.marketoracle.co.uk/Article32331.html
http://www.marketoracle.co.uk/Article32327.html
http://www.marketoracle.co.uk/Article32219.html
http://www.marketoracle.co.uk/Article32197.html
http://www.marketoracle.co.uk/Article32159.html
http://www.youtube.com/watch?v=4paierbObLE
http://www.marketoracle.co.uk/Article32289.html
http://graphics8.nytimes.com/packages/images/newsgraphics/2011/0924-charts/0924-biz-webCHARTS.png
http://aleksandreia.wordpress.com/2011/09/25/private-sector-debt/
http://www.nytimes.com/2011/09/24/business/debt-numbers-alone-tell-little-about-fiscal-stability.html
http://www.economonitor.com/rebeccawilder/2011/09/20/europe-why-the-one-size-fits-all-solution-won%E2%80%99t-work-2/
http://www.nakedcapitalism.com/2010/03/parenteau-on-fiscal-correctness-and-animal-sacrifices-leading-the-piigs-to-slaughter-part-1.html
http://www.ocala.com/article/20110923/ZNYT01/109233021?tc=ar
http://www.google.com.tr/books?hl=tr&lr=&id=PX7eXUPyR30C&oi=fnd&pg=PA186&dq=eu+external+debt&ots=H9fs9tuFSK&sig=Ck-p0K-ZvNhv5EAA7BIQCMzfyKg&redir_esc=y#v=onepage&q=eu%20external%20debt&f=false
http://www.ecb.int/press/key/date/2011/html/sp110222.en.html
http://www.europarl.europa.eu/document/activities/cont/201110/20111019ATT29784/20111019ATT29784EN.pdf
http://www.bis.org/ifc/events/5ifcconf/dias.pdf
http://ec.europa.eu/economy_finance/events/2011/2011-11-21-annual-research-conference_en/pdf/session04_sinn_en.pdf
http://www.cato.org/pubs/journal/cj31n2/cj31n2-2.pdf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Niçin mi fikir değiştiriyorum? Çünkü ben fikirlerimin sahibiyim; Kölesi değil! Fikirlere karşı hiçbir taahhüdüm yoktur; ister korur, ister değiştiririm. Cenap Şahabettin

Ne kadar az bilirseniz; o kadar şiddetle müdafaa edersiniz. Bertrand Russell


Yarın yeni şeyler öğreneceğim..Ve bu nedenle bugünkü fikirlerim yarın değişebilir. Ben sadece verdiğim sözlerin tutsağıyım, düşüncelerimin ve fikirlerimin değil! Y.A

Konuşup anlaşamayacağım hiç kimse yoktur; anlaşamıyorsak konuşamadığımız içindir. Y.A

Sayfa Görünümü

Buradaki yazılar, tamamen kendi düşüncelerimi ve fikirlerimi içerir. Burada sunulan bilgilerin, kullanılan verilerin doğru ve güvenilir olması için gereken özeni göstermiş olsam da size doğruluğunu ve kesinliğini garanti edemem. Yazılarım, herhangi bir kişi veya zümreyi hedef almaz. Hiçbir kurum veya kuruluş ile bağlantılı değildir. Bu blog, kişisel bir blog olup yazıların yayım hakkı Yusuf Aygün'e aittir. Kaynak göstermek ve link vermek şartıyla yazılarımı kullanabilir, alıntı yapabilirsiniz... Her yazı, bir emeğin ürünüdür. Emeğe saygı göstermenizden dolayı teşekkür ederim.