• Kısa ve orta dönem yerine uzun döneme
  • Parçalar yerine bütüne
  • Olaylar yerine yapı ve sistemlere
  • Sonuçlar kadar sebeplere
  • Tek boyutlu düşünceden çok boyutlu düşünceye

8 Mart 2012 Perşembe

Bir Memleket Meselesi: Cari Açık-II

I'den devam
2. 2011'de Cari Açıkla ilgili ithalat ve ihracat parametreleri nasıl oluştu? Büyüme ve İmalat sektörü ile korelasyonu?

Dış ticaret açığının % 47.7 artışla 105.9 milyar dolara ulaştığı  2011 yılında,  Türkiye’nin hammadde ithalatı 
% 31.7 artışla 173.1 milyar doları aştı. 2011’de 135 milyar dolara ulaşan toplam ihracat, hammadde ithalatının % 77.9’unu karşılayabildi. Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerinden yapılan belirlemeye göre, 2011 yılında yatırım malları ithalatı bir önceki yıla göre % 29.3 artarak 37 milyar 268 milyon düzeyine ulaşırken, tüketim malları ithalatı % 20 artışla 29 milyar 692 milyon dolar, hammadde (ara malı) ithalatı % 31.7 artışla 173 milyar 135 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Diğer ürünlerle birlikte toplam ithalat bir önceki yıla göre % 29.8 artışla 240 milyar 833 milyon dolar oldu. İhracat ise bir önceki yıla göre % 18.5 artışla 134 milyar 954 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Türkiye’nin 2011 yılında gerçekleştirdiği 134 milyar 954.4 milyon dolarlık ihracat aynı dönemdeki hammadde ithalatının ancak % 77.9’unu karşılayabildi.                                    
-

Aramal ve Hammadde temininde dışa bağımlılık
(*)Ekonomi bakanı Sn Zafer Çağlayan'ın 14 Şubat 2012 tarihi itibariyle açıkladığı veriler doğrultusunda ithalatımızın yapısına ve ekonomimiz ile ilgili korelasyonuna  bakalım.

İthalatın % 87'den fazlası ara mal ve yatırım malları..Yani büyüme devam edecekse ve üretim artacaksa doğal olarak bu kalemler de büyüyecek.
Yurt içi imalatın ithalata bağımlılığı ise (ithal ara ve yatırımmalı / toplamüretim)  2011 için %43 (2008, 2009 ve 2010 için % 41, % 38 ve % 40 ) Yani yurt içinde 100 dolarlık imalat için 43 dolarlık ithalata ihtiyaç var. Ki bazı sektörlerde ithalata bağımlılık çok daha yüksek seviyededir. İthalat bağımlılık oranı gübre üretiminde % 72, demir-çelik sektöründe % 69, kimyasallarda % 56, motorlu kara taşıtlarında % 51, tekstilde % 43, beyaz eşya ve tüketici elektroniğinde % 40, gemi ve tekne imalatında % 34, mücevherat ve değerli taş sektöründe % 29, demiryolu araçlarında % 27, metal eşyada % 27, makinede % 25, hazır giyimde % 19, mobilyada % 11 olarak açıklandı. 

Türkiye büyüdükçe sanayi ürününe olan talep artacak ve doğal olarak sanayi üretiminde girdi sağlama açısından dışa bağımlı olduğumuzdan ithalatta artacaktır.

İthalat çalışmalarının ortaya koyduğu verilere göre, her 100 dolarlık ithalatın 42 dolarının hammadde, diğer 42 dolarının ise üretimi yetersiz olan ara ürünlerden oluşuyor.

Türkiye’nin en büyük üretim hacmine sahip sektörlerinde “ithalat bağımlılığı” çok yüksek ve önemli bir kısmında bağımlılık oranı Türkiye’nin bağımlılık ortalamasının (%43) üstünde seyrediyor… Bunlar arasında motorlu kara taşıtları (%51), demir-çelik (%69) ve tekstil (%43) sektörleri ilk sırada dikkati çekiyor. Türkiye’de imalat sanayinde bağımlılık ortalaması %40; Türkiye büyüme ortalamasının üstünde büyüyen sektörlerde bağımlılık oranı %50.2 ve Türkiye büyüme ortalamasının altında büyüyen sektörlerde bağımlılık oranı %25.7. O halde, Türkiye ithalatı daha fazla yapan sektörler sayesinde büyüyebiliyor! Ve Türkiye daha fazla büyüdükçe, daha fazla dış ticaret açığı veriyor!
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yerli ve ithal malların göreceli fiyatları (dış ticaret hadleri) hariç tutulduğunda, üretimin  ithalata bağımlılık oranını  şekillendiren iki temel dinamik bulunmaktadır. Bunlardan  birincisi sektörlerdeki firmaların ithal girdi kullanımına yönelik eğilimleri, ikincisi ise ithal  girdi bağımlılığı farklı olan sektörlerin (veya firmaların) büyüme oranlarıdır. Firmaların  daha fazla ithal girdi kullanımına yönelmesi ve/veya ithal girdi  bağımlılığı yüksek  sektörlerin diğerlerinden daha hızlı büyümesi durumunda ekonomi genelinde ithalata bağımlılık oranı artacaktır. Tersi durumda ise ithalata bağımlık oranı gerileyecektir. (**)
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İç pazarımızın ithalata bağımlılığı 
210 milyar dolarlık ithal ara/yatırım malı ithalatının 152 milyarı iç pazar için yapılan üretimde, 58 milyarı ihracat üretimi için kullanılıyor. İthalatın dörtte biri tekrar ihracata dönerken yaklaşık dörtte üçü (%72'si) iç pazarda tüketilmektedir.
2009 yılı- İthalatı teşvik eden faktörler 
Buna göre, sanayinin yurt içi satışlarındaki her bir birimlik artışın, ithal girdi miktarını 0.38 birim artırdığı tespit edilmiştir. İmalatın iç pazar bağımlılığı yurt içi satışların toplam üretim içindeki payı (%) ile ölçülmüş ve %66 olarak bulunmuştur. (2008, 2009 ve 2010 için %62, 64 ve 66 civarında hesaplanmıştır). Yurt içi satışların payındaki artış, yurt dışı satışların payındaki azalış anlamına gelmektedir. Sanayi üretiminden ihracatın aldığı pay % 34 civarında (2010: %33)


---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Öte yandan, ara ve yatırım mallarının yurt dışından daha ucuza elde edilmesinde, döviz kuru  gelişmelerinin yanında, Çin ve Hindistan gibi ülkelerden ucuza temin imkanı, Gümrük Birliği’ne geçiş ve dahilde işleme rejiminin (sadece ara malları için)de etkili olduğu öne sürülmüştür. Birçok firma, Çin ve Hindistan gibi ucuz emeğe sahip ülkelerde üretim ölçeğinin büyük olması (ölçek ekonomisi avantajı), işgücü, enerji, kira, vergi ve sosyal güvenlik primi gibi maliyet unsurlarının düşüklüğü, kamu ve yarı kamu niteliğindeki firmalarca sağlanan ucuz hammadde ve ara malı imkanı gibi nedenlerle önemli maliyet avantajının bulunduğunu ve bu avantajın sadece kur düzeyinin farklı gelişimiyle giderilmesinin güç olduğunu vurgulamıştır. Döviz kuru gelişiminin ithal ara malı kullanımını teşvik ettiği yönündeki görüş ağırlıkla tekstil-giyim-deri-ayakkabı gibi görece emek yoğun sektörlerdeki firmalar tarafından dile getirilmişti(**) 
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Döviz kurunun son aylarda yükselmiş olsa da düşük kur nedeniyle geçmişte kaybedilen aramallardaki üretim kapasitesini tekrar yerine koymak kolay olmayacaktır. Halbuki döviz kuru geçmişte de 1,8 $/TL  seviyesinde dengelenebilirdi. Kurun düşük tutulması ara mallarda rekabet avantajı bırakmamış, sektörleri dış kaynak kullanmaya yöneltmiştir. Öte taraftan döviz kurunun daha yüksek seviyelerde olması da cari açıkta kalıcı iyileşme sağlamayacaktır. Çünkü Türkiye'nin birçok hammadde ve aramal talebi tercih değil zorunluluktur. Yurt içinden temin edilemeyen hammadde ve yurt içinden temin edilme olanağı olmasına karşın aramallarda bazı ürünlerin yurtiçi üretim kalitesinin yetersiz olması gibi nedenlerle ithalata bağımlılık devam edecektir.
Enerjide dışa bağımlılık
Türkiye’nin toplam enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 44’ü petrolden sağlanmaktadır. Ancak son yıllarda doğalgaz kullanımının artması bu oranın biraz düşmesine neden olmuştur. Türkiye’nin petrol ihtiyacının yüzde 90’ı ithalat yoluyla karşılanırken ülkenin toplam ithalatının yaklaşık yüzde 9’unu ham petrol oluşturmakta ve GSYİH’nın yüzde 2,27’si petrol ithalatı için harcanmaktadır. Son yıllarda Türkiye’de ithal edilen petrol miktarı biraz dalgalanma göstermekle birlikte, ortalama olarak 23-24 milyon ton dolayında gerçekleşmiştir.




Devam edecek...
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
(*)İthalatın dağılımı: http://www.ankarastrateji.org/print/yazar/doc-dr-sevket-tuyluoglu/ithalata-bagimlilik
(*) http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2012/02/14/ithalatin-rontgenini-cekti

1 yorum:

  1. Bloğunuzdaki paylaşımlar düşünceli ve ilginç ve bloğunuzu sıklıkla takip ediyoruz. CSS tasarim olarak paylaşımlarınızın devamını dileriz.

    YanıtlaSil

Niçin mi fikir değiştiriyorum? Çünkü ben fikirlerimin sahibiyim; Kölesi değil! Fikirlere karşı hiçbir taahhüdüm yoktur; ister korur, ister değiştiririm. Cenap Şahabettin

Ne kadar az bilirseniz; o kadar şiddetle müdafaa edersiniz. Bertrand Russell


Yarın yeni şeyler öğreneceğim..Ve bu nedenle bugünkü fikirlerim yarın değişebilir. Ben sadece verdiğim sözlerin tutsağıyım, düşüncelerimin ve fikirlerimin değil! Y.A

Konuşup anlaşamayacağım hiç kimse yoktur; anlaşamıyorsak konuşamadığımız içindir. Y.A

Sayfa Görünümü

Buradaki yazılar, tamamen kendi düşüncelerimi ve fikirlerimi içerir. Burada sunulan bilgilerin, kullanılan verilerin doğru ve güvenilir olması için gereken özeni göstermiş olsam da size doğruluğunu ve kesinliğini garanti edemem. Yazılarım, herhangi bir kişi veya zümreyi hedef almaz. Hiçbir kurum veya kuruluş ile bağlantılı değildir. Bu blog, kişisel bir blog olup yazıların yayım hakkı Yusuf Aygün'e aittir. Kaynak göstermek ve link vermek şartıyla yazılarımı kullanabilir, alıntı yapabilirsiniz... Her yazı, bir emeğin ürünüdür. Emeğe saygı göstermenizden dolayı teşekkür ederim.